5 Ocak 2009 Pazartesi

AKÇAENİŞ KÖYÜ AĞIT GAYDALARI

AKÇAENİŞ KÖYÜ AĞIT GAYDALARI



Yüce dağ başında bi çam oturur
O çam bizim yaylamızın başudur.
Yağmır yağar şipirdeşir dalları,
O da bizim ale gözün yaşudur.

Goca dağbaşında asmalı bağlar,
Dillerim dutuldu, gözlerim ağlar.
Onbeş ay içinde göründü dağlar,
Eğil dağlar ben sılamı görüyüm.

Sabahına gakdım düşdüm yollara,
Yola çıkmayıncaz yoldaş bulunmaz,
Evleti gardaşdan ileri dutma,
Evlet belden ener, gardaş bulunmaz.

Ey erenler ben bir derde uğradım,
Başa gelmeyincez bilinmezimiş.
Babadan da öhsüz galan oğlanın,
Başında dövleti bulunmazımış.

Garşıdan garşıya sular akma mı?
Arasında mor menevşe bitme mi?
Benim çekdiceğim bana yetme mi?
Derdimin üsdüne dert godun Felek.

Vara vara vardım o gara daşa,
Yazılanlar gelir bu garip başa,
Hasırat getdim de gavim gardaşa,
Üç derdim varıdı dört godun Felek

Gahba Felek beni yakdın, yandırdın,
Azrailin ak göğsüne gondurdun,
Kimimizi gelmez yola gönderdin,
Dünyaya gelmemişe dönderdin felek.

Gakdı deli gönül, sürdü yörüdü,
Nefesi kesilmiş hallera döndüm.
Felek sevdiğimi elden alalı,
Kervanı kesilmiş yollara döndüm.

Feleğin elinden efkârlanırım,
Ayrılık elinden sevdalanırım,
Çalkanı çalkanı dalgalanırım,
Ördeği gelmedik göllere döndüm.

Yerin başında gördüm bir darak,
Yanına varsam dostlar pek rahat,
İçerimi aldı bugünler merak,
Ayrıldım eşimden, dullara döndüm.

Şu yalan dünyaya geldim geleli,
Amanattan (emaneten) bir don geymişe döndüm.
Payı varmış felek elimden aldı,
Boş yuva bekledim, yoz guşa döndüm.

Kıratım kıratım, benli kıratım
Arşeleye çıkdı ünüm, firgatım.
Biçildi kefinim, çıkdı meyitim,
Meyit çıkmayıncaz umut kesilmez.

Kalenin kapısı daşdır yapılmaz,
Yünsek(yüksek) penceresi dosta bakılmaz,
Bir ben ölmeyince düne(dünya9 yıkılmaz,
Dostum ağlar düşman güler bir zaman.

Gıratıma bindim çıkdım Urumdan,
Ayırdılar beni nazlı yârimden,
Dostun gayretinden, düşman şerinden,
Dostum ağlar düşman güler bir zaman.

Pir Sultan guluyum ben de Banaz'da,
Gözyaşım gurumaz baharda yazda,
Adsılar dedemi ganlı Sivas'da
Darağacı ağlar Pir Sultan deyi.

Sabahına gakdım, düşdüm yollara,
Ayrılık ekmeğini sardım bellere,
Ünü şanı duyulmadık yerlere,
Getmeyince gönül dosttan m'ayrılır?

Arabistan çöllerinden getirdim,
Hem sağımda hem solumda yatırdım,
Doğan ayın onbeşinde yitirdim,
Yas ediyim, ben ağlayım arabım.

Dedelerin seni severdi candan,
Hayallerin getmez oldu yabandan,
Acıların da çıkmaz oldu bedenden,
Yas ediyim, ben ağlayım arabım.

Yüksek yere atın benim posdumu,
Ben biliyim düşmanımı dostumu,
Derin gazın da yuka örtün üsdümü,
Ala gözlüm geçer, belki görürüm.

Düşünesin deli gönül düşüne,
Garışılmaz yaradanın işine.
Varın söylen Ak mayanın eşine,
Aldırmış yavrısın, mozular medet.

Sular gelir hendeğine dökülür,
Gerçek erenlerin sırı çekilir,
Yaralarım dikin dutmaz dökülür,
Dutmaz yaralarım sızılar medet.

Aşagıdan gelen bir iki gişi,
Yüküne yüklenmiş değirmen daşı,
Anadan babadan onmayan gişi,
Varır ellere de onar mı bilmem?

Aşağıdan gelen birgaç harami,
Vurdu yaraladı bilmem neremi.
Sabah olsun da gösdereyim yaremi,
Neçe onmaz yaralarım var benim.

Gam gasavet getmez oldu başımdan,
Şad olup da gülemedim nedendir?
Gece gündüz hayaline yeldiğim,
Bir dileğim gabul olmaz nedendir?

Dünya dedikleri bir ıssız umman,
Ali'nin yoldaşı, Zülfikar, Kamber,
Kâbe’yi yaptıran Halil Peygamber,
Ayrılık derdinin dermanı nedir?

Gahba Felek ne dönersin üsdümde,
Gurbet elde can veremem ben sana,
Sağ olur da ben sılama dönersem,
Bir can için minnet etmem ben sana.

Süleyman gününde ben bir su idim,
Bulandı elim, mamur köy idim,
Ben de şenliğimi feleğe verdim,
Bakmaz mısın gabirdeki daşıma?

Sevdiğin üsdüne yakım yakılır,
Gelir diye dost yoluna bakılır,
İyi günde yaran, ahbap çok olur,
Dar gününde dost bulunmaz nedendir?

Söylersin de el içinde sözün var,
Yele çalışırsın oğlun gızın var,
Dünyada da üç beş arşın bezin var,
Dünya malı senin olsa ne fayda?

Yüksek minarede sela verilir
Böyük, küçcük bir araya derilir,
Gabirciye gazma, kürek verilir,
Ahret evlerinden gel vara benzer.

Keçebaş geldi de al ayak şaşdı,
Yıkıldı dükkanlar, hanaylar göçdü,
Gelin kız kalmadı, toprağa düştü,
Ahret evlerinden gel vara benzer.

Keçebaş geldi içimizde gışladı,
Alçacık evlere neler işledi?
Taze gelinlerden koç yiğide başladı,
Ahret evlerinden gel vara benzer.

Ben bir kara yılanım akıp giderim,
Aktıcağım yerleri yakıp giderim,
Dünya size galsın çekip giderim,
Ahret evlerinden gel vara benzer.

Dadaloğlum göğe figan ağıyor,
Gözyaşlarım yağmur gibi yağıyor,
Gahba Felek bizden ahret alıyor,
Ahret evlerinden gel vara benzer.

Yüce dağ başında yağmamı tolu?
Eşinden ayrılan olmamı deli?
….
….

MERSİN KIZILKAYA KÖYÜ'NDEN DERLENEN AĞITLAR

Anamın atamın belinden indim,
Dokuz ay on günlük seferden geldim,
Ala beşiklere gondum öğrelendim(sallandım),
Dünyaya gelmemişe dönderdin Felek.

Onbeşinden, yirmisine yol aldım,
Otuzumda boz bulanık sel oldum,
Kırkımda dört yanlarım dal oldum,
Sevdiceğim elden aldırdın felek.

Ellisinde yar-yaran yaşım geçdi,
Atmışında yolum yokuşa düşdü,
Yetmişimde hele tebdilim şaşdı,
Hayrımı şerrimi bildirdin felek.

Seksenimde yettiğime yelemem,
Doksanımda muradımı alamam,
Yüzümde yerimden gakamam,
Masum çocuklara dönderdin felek.


Sabah olup tan yelleri atmadan,
Garip bülbül gül dalında ötmeden,
Herkes sevdiğini alıp yatmadan,
Uyan ağam uyan, sabah oluyor.

Uzakdan geldim yorgunum,
Yemedim ama doygunum,
Yavrum öldü gidiyor,
Gadir Mevlaya dargınım.

Biz de getdik beriden öte,
Ağzımızdan çıkdı bir keleme,
Bizi bindirdiler ayaksız ata,
Binmeyince gönül yardan ayrılmaz.

Bekâr ölen bir delikanlı için yakılmış yakım:

Yükseğine bayrak çekmeyen,
Enginine erkeç kesmeyen,
Kınalı parmak çekmeyen,
Yiğit gardaşım.

Bekâr ölen bir genç kız için yakılmış yakım:

Yüksek götürün salını,
Eller götürsün gırmızı alını,
Derin gazın mezarını,
Serin olsun, açık goyun yüzünü.

Hiç yorum yok: